Öncü Eğitimciler
Öğretmen Zümreleri
Eğitim Akademisi
Öğretmenler Odası
Öğretmenim Sempozyumu
I. Sempozyum
II. Sempozyum
III. Sempozyum
IV. Sempozyum
V. Sempozyum
VI. Sempozyum
VII. Sempozyum
VIII. Sempozyum
IX. Sempozyum
X. Sempozyum
Sitelerimiz
Tematik Öğretmen Gezileri
Çözüm Ortaklıkları
Yazar Öğretmenler
Haberler
İncir Çekirdeği
İletişim
Anadolu Faaliyetleri
Uluslararası
Basında Biz
Öncü Çocuk Akademisi
#BeyazTebeşir
Öncü Konuşmalar
Öğretmen Atölyeleri

Öğretmen Herkesin Yüreğine Dokunur

VI. Ulusal Öğretmenim Sempozyumu

Değerlendirme Konuşması

29 Kasım 2014

Öğretmen Herkesin Yüreğine Dokunur

Değerli dostlar, saygıdeğer konuklar,

8 saatten beri sabırla ilgi ve alakayla gösterdiğiniz bu birliktelikten ötürü Öncü Eğitimciler Derneği adına teşekkürlerimizi sunuyorum. Artık bir geleneğe dönüşen ve altıncısını icra ettiğimiz Öğretmenim Sempozyumu'nun tüm oturumlarını tamamlamış bulunuyoruz. Sabahtan beri müzakereleri yapılan 44 bildirinin sunulduğu eş zamanlı oturumlarda kâh sorunlarımızı masaya yatırdık, kâh nitel ve nicel araştırma sonuçlarını paylaştık, kâh iyi örnekler içeren ders içi ve ders dışı etkinliklerimizi ya da projelerimizi tanıttık. Ama her ne yaptıysak bu kubbede baki kalacak hoş bir seda bıraktığımıza inanıyoruz.

Paylaştıkta çoğalan birikimlerimiz bizi hem birbirimize bağlıyor, hem de böylece mesleğimizin farkındalığının ve doygunluğunun oluşmasına önemli ölçüde katkıda bulunmuş oluyoruz. Herhangi bir rezerv koymadan paylaşabilmenin verdiği mutluluğun hazzı tarif edilemez. Öncü Eğitimciler bu geleneği bu yüzden sürdürmeye kararlı ve sonuçlarını tüm kamuoyu ile paylaşmaktan da son derece keyif alıyor. Mesleki doygunluğumuza katkı sağlayan bu tür faaliyetlerin organizasyonunu planlamak ve uygulamak da başından beri bu derneğin bir nevi şiarı aslında.

Aslında uluslararası çapta çalışmalara giriş olmak üzere bundan bir müddet önce başka bir organizasyonu da icra etmek nasip olmuştu. Barışın önündeki engelleri kaldırmanın, ortak dili yakalayabilmek ve işe önce eğitimcilerin buluşmasıyla başlamak olduğunu da bundan beş ay evvel yine İstanbul'da oniki ülkeden katılan eğitimcilerle gerçekleştirdiğimiz "Eğitimle Barış" temalı I. Uluslararası Öncü Öğretmenler Zirvesi ile ifade etmiştik. Şimdi ise ruhumuza can katacak ve hedef kitlesinin içindeki liderliği, girişimciliği, öğrenme azmini ortaya çıkaracak kâşif öğretmenin izini sürmeye çalıştık gün boyunca. Buna her zamankinden daha çok şimdi ihtiyacımız olduğunu bilerek...

Mazi, hal ve gelecek arasında tüm eylemlerimiz zamana odaklı, bir amaca götüren davranışlar dizisi olarak değerlendirildiğinde; birinde anlamlı gelenin diğerinde aynı anlama denk gelmediğinden değerini yitirdiği gözlemlenmektedir. Öyleyse eğitimcilerin önünde duran "güncelde kaybolmak, geçmişte yaşamak ve fütürizme düşmek dışında bir başka alternatif yol olmalı mıdır?" sorusunun cevaplanması gerekmektedir.

Kuşkusuz yitiğini arayan meslek erbabı olmak, iyi ustanın elinde pişen çıraklığa hazır bulunmayı ve sınır tanımayan bir adanmışlık ruhunu taşımayı icap ettiriyor. Mustafa Özcan hocamız bunun, öğretmenliğin loncasını oluşturmak adına özgün örneklerini bizlerle paylaştı. Galiba dizinin dibine oturulası ustaları arayıp bulmakla işe başlamalı ki bakınız Aytaç ve Ayla hocalarımız gibi her dem genç öncülerimiz sağ olsunlar bizlere göz kırpıyorlar... Evet, bu ruhu diriltmeli elbette ancak hikmeti, arayanların bulma fırsatı olduğunu bilerek...

  

İnsani değerlere odaklanan ve bunların yitirildiğine hayıflanan bugünün kuşakları, doğudan batıya bir arayışın içerisine girerek iyinin ve doğrunun izini sürmeye başlıyorlar yeniden. Kendisini "beşikten mezara kadar ilim tahsilini öğütleyen bir muallimin izinde hisseden muallimler" ise, her dem yeni kalabilmenin formülünü kendi içlerinde barındırıyor olmalıdırlar. Bu topraklar bu anlamda oldukça mümbit ve adeta bir açık üniversite olma özelliğini taşıyor.

Artık öğretmen yeterliliklerinin meslek öncesi ve meslek içi eğitim süreçlerinin yeniden gözden geçirilmesi ile arttırılacağını bilen tüm bileşenler, her yönüyle bütün çıkarlardan azade bir uzlaşı ve güven platformunda buluşmanın önemini bu gün daha yakından fark ediyor. Ve bugün uzlaşının gereklerini yerine getirme becerisi için yeteri kadar formülle buradan ayrılacağımızı düşünüyorum.

Son Yüzyılın birikimini her yönüyle yeniden değerlendirerek ve Sefa Aysel arkadaşımızın sunumunda dikkatlerimizi çektiği tarihsel empatiyi doğru biçimde kurgulayarak ortak özgün sonuçlara, dolayısıyla uzlaşıya ulaşmak kendi coğrafyamızdan yola çıkarak evrensel barışa önemli ölçüde katkı sağlayacak adımların eğitimciler eliyle atılmasına yol açacaktır. Tarihsel empati kadar toplumsal empatiyi de sürekli yaşatmak zorundayız. Eksiğimiz çok ve yiyeceğimiz çok fırın ekmek var. Örneğin özel eğitime ihtiyacı olan bireyler için toplumumuzun gösterdiği acıma duyarlılığı dışında henüz bir farkındalık geliştirmedik. Sayın hocamız Halis Kuralay'ın yerine kaynaştırma eğitimi üzerine sunumunu paylaşan Ahmet Hocaoğlu külahımızı önümüze koydu, saçımız ak mı karamı gördük. Son günlerde ülkemizde bir okulda yaşanan ve basına yansıyan kaynaştırma eğitimi alan bir öğrencinin sınıfındaki tüm arkadaşlarının velilerinin talebi üzerine başka şubelere nakil yaptırarak tecrit edildiği şeklindeki olay, özel eğitime ihtiyacı olan bireyler açısından toplumsal duyarsızlığımızın ulaştığı boyutları göz önüne sermesi açısından önemli bir ölçüt oldu. Oysa bugün burada içimizde bir tür dezavantajlılık durumu olarak değerlendirebileceğimiz ceza ve tutuk evleri bünyesinde kurulmuş olan eğitim kurumlarında eğitim gören öğrenciler için iyi habilitasyon ve rehabilitasyon imkanlarını elde etmede ulaşılmış  başarıyı gözlemledik. Oğuzhan Çetin hocamızın, o yaşın çocuklarınca gezilebilecek görülebilecek tüm mekânı b-learning uygulaması ile cezaevindeki eğitim ortamına eriştirdiğini izledik, engellerin nasıl aşılabileceğine dair ipuçlarını yakaladık.

Başta sokak olmak üzere tüm yaşam alanları eğitim ve öğretime açık olduğundan aslında terbiye ve talim bir şekilde işliyor demektir. Ne yöne doğru evrileceğine ise maalesef piyasa karar veriyor. Piyasayı her şeyin paraya tahvil edilmeyeceğine dair ikna edersek eğer tüm yaşam alanlarımızı güvenli eğitim ortamlarına dönüştürmemiz mümkün olabilir mi? Bu sorunun cevabını verebilmemiz bugün için zor gözüküyor. Sabah İbrahim Hakan hocamı dinlerken cumhuriyetçi okul demokratik okul türlerine acaba bir de anarşist okulu ilave etsek nasıl olur diye içimden geçirmiştim. Bunun zaten literatürümüzde mevcut olduğunu öğrendim, ancak bu konuda sadece bir dipnot vererek geçeceğim. (Bayrak, Metin, modernist Paradigmanın Sonu: Okullara Veda, Öğretmenler Odası Dergisi, S. 11, sf. 8-12, İst., 2014) Öğretmenler Odası dergisinin son sayısında yayımlanan Sevgili Metin hocamızın makalesi bu konuda önemli felsefi bir derinliği içeriyor. Paradigmalar teorisini okumak için ise Thomas Kuhn'a yeniden müracaat etmemiz gerekecek zannedersem. Ancak paradigmanın değiştirilmesi, Zeki Saka hocamın sunumunda atıf yaptığı Ali Şeriati'nin eserinin özgün adı ile ifade edilen insanın dört zindanından çıkılabilmesi ile mümkün olabilecektir. Bu zindanlar tabiatçılık (naturalizm) tarihicilik (historizm), toplumculuk (sosyolojizm) ve benlik (egoizm) zindanlarıdır.

Son tahlilde eğer bir olumsuz gidişat varsa bunun içinde olumlu imkânları yani fırsatları barındırdığını da ifade etmek gerekiyor. Öyleyse yeni paradigmanın kurulması için bir fırsat olarak "her yerde ve her zaman asimetrik eğitim" olarak ifade edebileceğim bir tarza ihtiyaç duyduğumuzu dile getirmekten kaçınmamak gerektiğini düşünüyorum. Bu kavramsallaşma da bugün ikindi vaktinde
aklıma düştü. "Heryerde ve her zaman asimetrik eğitim" Öyleyse imkânı ve mümkünü her daim aramak gerekiyor ki sivil toplum kuruluşlarının kuruluş ve işleyiş felsefesinin altında da bu yatıyor.

Onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine. Gökten üç elma düşmüş bütün Öncü Eğitimcilerin başına...

Yoğun çalışmaları dolaysıyla bu yıl aramızda olamayan ve her zaman desteğini ve katkısını esirgemeyen çok değerli hocamız Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi dekanı Prof. Dr. Selahattin TURAN'ı anmadan geçemeyeceğim; kendisini buradan saygıyla selamlarım.

Belki de bir akide ilkesi kadar güçlü şekilde inanmamız ve hayatımıza geçirmemiz gereken "adalet" duygusunun yanında "sevgi"nin bütün kapıları açtığı bilincinden hareketle sözlerimi Mine Yalın hocamın sunumunun başlığı olan şu ifadeyle tamamlamak isterim; "öğretmen herkesin yüreğine dokunur". Günün sonunda sizleri Öncü Eğitimciler adına en derin saygı, sevgi ve muhabbetle selamlıyorum, yüreğinize sağlık, sağlıcakla kalın.

Mehmet Cüneyt ANCIN

Öncü Eğitimciler Derneği Danışmanı

 

Sempozyum videolarını seyretmek için tıklayınız.

Sempozyum bildiri metin ve sunularını indirmek için tıklayınız.

Sayfa Görüntülenmesi : 4434
2014-11-29
 
 
 
 
   
 

Güncel Öncü Eğitimciler Etkinlikleri



Gönül Coğrafyamız Balkan
Öncü Eğitimciler Kudüs Seferleri 2024 Yazı
Tübitak -Teknofest Projeleri - 9 Mart 2024
Bahar Dönemi Okuma - Etkinlik Çalışmaları 2024
Safranbolu ve Kastamonu Gezisi - 27-28 Nisan 2024
Öncü Eğitimciler Kudüs Seferleri 22-27 Ocak 2024
Eğitim Akademisi 2023 - 2024 Bahar Dönemi Çağrısı
2024 Yarıyıl Tatili Tematik Öğretmen Gezileri
Öncü Eğitimciler Kıbrıs Turu 22-24 Ocak 2024
Gariplerin İzinde Endülüs Gezisi - 24 - 28 Ocak 2024
Eğitici Oyunlar Atölyesi - 25 Kasım 2023
Eğitim Akademisi Okuma - Etkinlik Çalışmaları
Öncü Eğitimciler Kudüs Seferleri 25-28 Ocak 2023
Öncü Eğitimciler Kudüs Seferleri 12-14 Kasım 2023
 
 


ULUSLARARASI ÖNCÜ EĞİTİMCİLER DERNEĞİ 2013 - Tel: 0 216 640 10 55 - oncuegitimciler@gmail.com - Site Haritası
 .